tıkayan

tıkayan
adj. choky

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • kavuşmak — e 1) Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek Biz 1923 te bir Mustafa Kemal e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık. F. R. Atay 2) Yokluğu çekilen veya çok istenen bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kelebek — is., ği, hay. b. 1) Pul kanatlılardan, vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türleri olan böceklere verilen genel ad Kelebek gibi uçmada ruhumuz / Barış dolu bu yıldız bahçesinde. A. M. Dranas 2) sf.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıyrılmak — den 1) Sıyırma işine konu olmak Enseden topuğa kadar kıvrım kıvrım düşen esvaplarından yavaş yavaş sıyrılır. Y. K. Beyatlı 2) mec. Bir yerden veya bir durumdan çıkmak, kurtulmak Kaldırımı tıkayan insanların arasından sıyrılıp Bankalar a doğru… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutukluk — is., ğu 1) Tutuk olma durumu Bu, onca sosyal uzviyet üzerinde, beyni durduran, kulakları tıkayan, gözlere perde çeken, dile ve ellere inmeli bir adam tutukluğunu veren bir darbe idi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Düzgün işlememe durumu Motor tutukluk… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜSEDDİD — (Sedd. den) Tıkayan, sed yapan. * Tıkanmış, sed yapılmış, mesdud. * (Sedad. dan) Doğrultan. Doğru yola sevkeden …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”